25 Eylül 2011 Pazar

Şizofren


Nefes nefese ve kan ter içinde uyandı. Saat gece 03:00'dı. Daha yatalı yarım saat olmuştu ve kabuslar içinde uyanmıştı. Kalkıp banyoya gitti. Elini yüzünü yıkadı,ardından kendine bir kahve yapmak için mutfağa gitti. Cezveye suyu doldurdu, ocağın üstüne koydu ve ocağı yaktı. Mutfaktaki sandalyenin üzerine oturup suyun kaynamasını bekledi.
-Rüyalarımda bile huzur vermeyeceksin değil mi bana? dedi kendi kendine ve bir sigara yaktı. Ayağa kalktı. Sigarası ağzında dolaptan bir bardak aldı. Fincanına bolca kahve ve biraz şeker koydu. Ocağın altını kapattı ve kaynayan suyu cezveden fincana doldurdu. Koyu ve sert bir kahve olmuştu. Kahvesini ve sigara paketini alıp balkona çıktı. Günlerdir uykusuzdu. En fazla bir saay uyuyabiliyor ve kabuslar içinde uyanıyordu. Uyumamak daha iyiydi onun için.
Kız arkadaşı yatakta onu bulamayınca balkona onun yanına çıktı.
-Yine mi kabus gördün?
-Her zamanki gibi.
-Bu sefer ki nasıldı?
-Aynısı yine. Bir trafik kazası geçiriyoruz. Sen tüm çabalara rağmen kurtulamıyorsun ben ise hayatta kalıyorum.
-Kabus işte. Bu kadar takma kafana.
-Çok gerçekçiydi ama. Ne zaman gözümü kapatsam bunu görüyorum.
Kız arkadaşı adamın arkasına geçti ve omuzlarını ovmaya başladı:
-Rahatla. Sadece rüya işte.
-Denerim.
Aynı anda tam karşılarındaki binadaki karı kocada uyuyamamış ve balkonda oturuyorlardı. Kırk-elli yaşlarındalardı. Yaşlı adam:
-Şu adam yine kendi kendine konuşmaya başladı. yaşlı kadın:
-Adam karısını kaybedince kafayı yedi iyice. Çok seviyormuş demek ki.
-Evet şizofren olacak kadar çok seviyormuş...

Hiç yorum yok: