19 Mayıs 2015 Salı

Yörüngesini Kaybeden Bir Yıldız

 


   24 yaşında arkadaşları tarafından sevilen iyi ve güzel bir kızdı. Yerine göre çatlaktı. Derdini anlatmazdı. İçinde yaşardı acısını ve öfkesini. Belki de bu yüzden herkesden daha çabuk büyümüştü. Ciddi şeyler konuşmaktansa çatlak numarası yapmak ona daha iyi geliyordu.
   Hep bir derdi vardı kimselere anlatamadığı yada anlatmadığı. Anlatmadı ve onun yerine mutlu numarası. Mutlu olmayı o kadar çok istiyordu ki anlatacaklarının buna mani olmasından korktu.
Bir gün belki de hayatındaki ilk gerçek ve en büyük acıyı tattı. Bu hayat onun annesini aldı. Tarifi imkansız kelimelere sığmayan bir acıydı yaşadığı. O çatlak kız daha da büyüdü bunun üzerine.
Bağırmak ister insan böyle zamanlar da. Deli gibi haykırmak ister acısını. Yapamasa bile ister sadece. Sen de istedin mi bunu?
   Bunları sana konuşmayı beceremeyen ben yazıyorum. Benim meziyetlerim arasında konuşmak yok. Ama yazabilirim. İyi olmasa da yazabilirim ve öyle de yapıyorum. Sevdiği insanın gözlerinin içine bakıp "Seni Seviyorum" bile diyemem ben. Anlattım sana da biliyorsun zaten. Üzülme diyemem sana çünkü üzülmek verebileceğim en doğal tepki böyle bir durum da. Ama  seni seven insanlar hep yanında. Bazıları konuşamasa da.
   Tanrı'nın işine akıl sır erdiremiyoruz bazen. Ama ben hiçbir Tanrı'nın bir anneye zulmedeceğine inanmıyorum. Anneler bir şekilde çocuklarının yanında oluyor her zaman. Güven bana...

15 Mayıs 2015 Cuma

İçeriden Notlar (No 12: Acıyla Beslenmek)



Acıyla beslenmek diye bir gerçek var sanırım. Ben de o acıyla beslenenlerden biriyim. Çevremde mutlu insanlar görmeye dayanamıyorum. Yalnızken daha iyiyiz, yalnızlığımızla daha mutluyuz.
Peki ya Hitler? O da mı acıyla besleniyordu? Yani Yahudileri sırf beslenmek için mi öldürdü? Peki bizler de birer Hitler miyiz?
Bir nevi vampirler gibiyiz aslında. Tek fark biz kan yerine acı emiyoruz . . .