2 Mart 2012 Cuma

500 Days of Summer


Bu kartlar, filmler, pop şarkıları bize yalan söyledikleri için suçlular...

"Aşkın 500 Günü" diye çevrilir "Summer'la 500 Gün" diye okunur. İnsanlar niçin duygusal aşk filmlerini izlerler ki. Filmde kendilerinden birşey buldukları için mi? Baş karakteri kendilerine benzettikleri için mi? Onları bilmem ama Tom Hansen'ın bir an için ben olduğumu düşünmeye başlamıştım ki filmin sonunda aslında o karakteri canlandıranın Joseph Gordon-levitt olduğunu gördüm. Muhteşem bir oyunculuk sergilemiş vs bunlara girmiycem. Konumuz o değil çünkü.
 Bu filmi izlemeden sadece bir gün önce yaşadığım o olayı yaşamamış olsaydım belki de bu kadar koymazdı bu film bana. Her gün izleyip duygulanmazdım belki de. Tamam belki olaylar tam olarak burdaki gibi gelişmedi ama çok benzerdi.
Filmin anlatıyorum burda. İzlemeyen sonra demesin yok ben izlemedim niye anlatıyorsun falan diye. Tom tebrik kartı yazmaktadır ve bu iştede çok başarılıdır. Esasen mimarlık okumuştur ama tebrik kartı yazmaktadır. Summer'ı ilk gördüğünde ondan çok etkilenir ve hoşlanır. Gel zaman git zaman beraber olurlar ama Summer ciddi bir ilişki istememektedir. 200. güne kadar gayet mutlu bir şekilde giderken ilişki 290. gün Summer Tom'u terk eder. 402. güne kadar Tom acı çeker Summer'ın mesajlarına cevap vermez ve görüşmezler. 402. gün ortak arkadaşlarının düğününde karşılaşırlar ve herşey çok iyi gitmektedir. Beraber dans ederler. Tom Summer'ı tekrar geri kazanacağını düşünerek umutlanır ve beklenti içine girer. Summer düğünde Tom'u cuma günü vereceği partiye çağırır. Tom içinde oluşan umutlarla birlikte o partiye gider. Ancak bilmediği şey Summer'ın yeni bir erkek arkadaşı olduğu ve ona evlenme teklif ettiğidir. Esas can alıcı nokta ise Summer'ın bu teklifi kabul ettiğidir. Tom bunu öğrenince dünyası başına yıkılır. 440. güne kadar acı içinde kıvranır. 442. gün işinden istifa eder. Artık esas mesleği olan mimarlığı yapmaya karar verir. İş görüşmelerine gider vs... 500. gün son defa Summer Tom'u görür.
Burdan sonra benim hayatımdaki benzerlikleri anlatıyorum. Çünkü burası istediğim herşeyi yapıp yazabildiğim tek yer. İlk zamanlar herşey güzel gidiyordu. Gayet mutluyduk. Resmen aşıktık birbirimize. Sonra herşey ters gitmeye başladı. Sonuç itibariyle ayrıldık. Filmin 402. günüyle bağlantıya geçicem direkt. Onlar dans etmişti. Oda bana mesaj attı bir ay önce. Hiç bir sebep yokken mesaj atması doğal olarak beni de Tom gibi beklentiye sokmuştu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra konuşurken tekrar bana hayatında birisinin olduğunu ve gayet mutlu olduğunu söyledi. Yıkılmak mıydı bu yoksa ölmek miydi bilmiyorum. Ama ölmeyi çok istedim o zaman. Anlatamam hemde o kadar çok istedim ki. Bu yazıyı da kimse okumayacak biliyorum ona güvenerek yolluyorum zaten.
Bir sürü gazeteye de iş başvurusunda bulundum ve blogun adresini verdim ama onlarında hiç bakacağını sanmıyorum. Devamlı acı çekiyorum ben ya. Öyle umutsuz ve mutsuz bir insan oldum ki anlatılacak gibi değil ya. Acı çektiğini nasıl anlatır ki insan kelimelerle. O kadar beceriksizim ki acı çekmeyi hakediyorum aslında ben.
Uzadıkça uzuyor bir son da bulamıyorum yazıya. Bitiriyorum işte bir son cümlesi de koymuyorum afili birşey söylemeden bitiriyorum.