20 Nisan 2012 Cuma

NTV Yayınları Batman Yayınlasın


Telif haklarının yüksekliği yüzünden ülkemizde yayınlanmayan Batman'i artık türkçe olarak görmek istiyoruz. Bunun için de en uygun yayın NTV Yayınları gibi görünmekte. Çünkü pazar oranı daha yüksek, daha geniş kitlelere hitap ediyor ve bastıkları çizgi romanların 3.-4. baskısı yapılıyor. Buda demek oluyor ki 40.000 ile 50.000 adet satabiliyor bastığı çizgi romanları. Eğer ki Batman'i yayınlarsa bu sayının 2 katına çıkacağına inanıyorum.


NTV Yayınlarının ilk cevabı olumsuz olsa da direkt kestirip atmadı buda aslında bizim açımızdan çok olumsuz bir haber değil. Sayı artar ve talep yükselirse Batman'i yayınlayabilirler.
Yani kısacası bağırıyoruz artık:
"NTV BİZE BATMAN'İ GETİR..."



Kampanyayı başlatan Altın Madalyon'a saygılar.


Bu da kampanyanın Facebook sayfası: https://www.facebook.com/groups/314734201924620/

5 Nisan 2012 Perşembe

Bir Cinnetin Anatomisi



-Evi terk ettiğim de 21 yaşındaydım. Evden gidişimi kimse umursamadı. "Neden gidiyorsun? Nereye gidiyorsun?" diye sormadılar. Odamda bavulumu toplarken belki kardeşim gelip "Neden gidiyorsun abi?" der diye bekledim. Ama gelmedi. Odasında bilgisayarın başından kalkmadı. Annem ise salonda oturmuş Hürrem'i izliyordu. Oda hiç oralı değildi. Babam ise...
Yaklaşık bir dakika kadar bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan psikologtu.
-Peki baban. O ne yapıyordu?
-Her zaman ki gibi televizyonun başında oturmuş sigara içiyordu. Gidebileceğim pek bir arkadaşım yoktu. Bir kız arkadaşım da yoktu. En son 5 yıl önce bir kızla beraberdim ama 3 yıl önce terk etti beni.
-Neden peki?
-Huysuz ve çekilmesi zor biriydim. Üstüne birde kalbimden rahatsız olduğumu öğrenince terk etti beni. Huysuzken çekilmezdin hastayken hiç çekilmezsin demek gibiydi bu. Evden ayrılında anneannemin yanında kaldım yaklaşık 10 gün kadar. Orda kaldığım süre içerisinde de bekledim. Belki ailemden biri çıkıp gelir diye. Ama tüm beklentilerim boşaydı. Kimse gelmedi. Bir iş buldum. Aylık 500 TL maaşla çalışabileceğim bir iş. İşe başlayınca anneannemin yanından ayrılığ tek odalı bir ev tuttum. Ev o kadar pis ve bakımsızdı ki köpek bağlasan durmazdı. Ama ben durmak zorundaydım. Aylık 150 TL kira. İlk ay yani maaşımı alana kadar kuru betonun üzerinde yattım. Hiç eşyam yoktu çünkü. Sonra ilk maaşımla Kendime televizyon, ocak, çekyat ve buzdolabı aldım. Hepsi 2. eldi ve toplam 250 TL para vermiştim hepsine. Daha sonra uyuyamadığımı fark ettim. Yavaş yavaş uyku terk etti beni. Önce günde 2 saate düştü sonra 1 saat sonra yarım saat ve sonra hiç uyumadım. Doğru düzgün yemekte yemiyordum aldığım parayı çekyatın altına koyuyordum olduğu gibi. Uyumadığım için zamanı geçirecek başka bir iş aradım. Gece çalışabileceğim. Nihayet bir sitede güvenlik görevlisi olarak çalışmaya başladım. Ordan da 500 TL maaş alıyordum. İşler yolunda gidiyordu...
Yine susmuştu. Bu sefer ki suskunluğu daha uzun sürdü. Psikolog:
-Peki ters giden neydi?
-Okulumu özlemiştim. Evden ayrılınca okulu bırakmak zorunda kalmıştım. Ankara'da Tıp okuyordum. Hayal ettiğim hayat bu değildi. Günde 20 saat çalışıyor ve hiç uyumuyordum. En kötüsü de artık yazamıyordum. Hiç bir şey yazamıyordum. Fikirlerim ve cümlelerim tükenmişti sanki. Oysa hep film çekmeyi hayal ederdim o yazdıklarımla. O kadar çok senaryom yazıya dökmediğim o kadar çok hikayem vardı ki. Ama hepsi gitti. Yazamamak nasıl birşey bilir misin? Ben biliyorum bu dayanılmaz bir şey. Kendimi boşlukta gibi hissediyordum. Sonra birgün maaşımı almış eve giderken bir silah dükkanında buldum kendimi. Ruhsatınız olmadan silah vermiyorlar. Ama paranız varsa ruhsatı pekte sikleyen olmuyor. Para işleri değiştirmişti ve bir adet 9 mm tabancı almıştım kendime. Ev adresim değişmişti ama telefon numaram 8 yıldır aynıydı. Yani bana ulaşmak isteyen biri mutlaka ulaşabilirdi. Her Allah'ın günü bekledim belki birisi ara mesaj atar diye. Ama AVEA'dan başka mesaj atan kimse yoktu. Kendimi bir boktan farksız hissediyordum. İşte bu his beni öldürüyordu. Birazcıkta olsa dikkat çekmek istemiştim. O gün işe gitmedim. Sabah silahımı belime takıp çıktım evden. Tıpkı bir müşteri gibi yolumun üzerindeki ilk bankaya girdim. Sona silahımı çektim ve ilk önce güvenliği vurdum. Silahı vardı risk almak istemedim. Daha sonra herkese yere yatıp kımıldamamasını söyledim. Ama o güzel kız alarma bastı. Mecburen onu da öldürmek zorunda kaldım. Zaten sonra ki herşey bulanık.
-Bulanık olan kısmı aydınlatayım. 5 kişiyi öldürüp 2 kişiyi de ağır yaralamışsın. Yaralılar hala kendine gelmedi yani öldürdüğün kişi sayısı artabilir.
Psikolog masasının üzerindeki sabit telefonun ahizesini kaldırdı. Bir tuşa bastı. "Alabilirsiniz." dedi ve kapattı. İçeriye 2 gardiyan girdi. Adamı oturduğu sandalyeden kaldırdılar ve koluna girdiler. Tam kapıdan çıkarken psikolog onları durdurdu.
-1 dakika bekleyin. Evi neden terk ettiğini hiç anlatmadın.
-Hiç hatırlamadım ki...