5 Kasım 2016 Cumartesi

İçeriden Notlar (No: 18 Kaçış)



Bazen alıp başımızı gitmek istiyoruz. Neresi olduğunun hiçbir önemi olmadan sadece gitmek istiyoruz. Bir arkadaşımın dediği gibi; Nerede değilsek, orada iyi olacakmışız gibi geliyor.
Kalıp savaşmaktansa kaçmak daha kolay geliyor. Bırakıp gittiğimiz her yerden kaçmış olacağız. Kaçmak hiçbir şeye çözüm olamamıştır. Kaçmaktan çözüm beklemez güçsüz ve zayıfların işidir.
Hala savaşacak gücümüz varken kaçmak niye?

20 Temmuz 2016 Çarşamba

Bu Bir İntihar Mektubudur



Şu hayatta hiçbir şey planladığım gibi gitmedi benim. Ne zaman bir şeyler için plan yapsam olmadı. Geleceğe dair hayal kuramadım. Kurdurtmadılar. Müsaade etmediler bana. Mutlu olmam için hiçbir neden sunmadılar önüme. Sevdiğin kadar sevilirsin gibi saçma bir cümle fısıldadılar kulağıma. Oysa ben sevdiğim kadar sevilmedim. Beni seven tek kişiyi de aldınız benden yıllar önce. Sevilmeye hakkım yok muydu benim?
Biliyorum sevgilim, bu yazımı okumayacaksın daha doğru okuyamayacaksın. Okusaydın zaten buna asla müsaade etmezdin. Hoş okuyabilseydin zaten bende böyle bir şeye kalkışmazdım hiç.
Yıllar önce o saçma sapan kavgayı yapmasaydık ve ben telefonumu kapatmasaydım keşke. Kapatmasaydım da son anlarda yanında olabilseydim. Son nefesini verirken seni bir başına bırakmasaydım. Bu vicdan azabıyla ömür boyu yaşamak zorunda kalmasaydım. Aradan geçen yıllar hiçbir şeyi değiştirmedi. Zaman hiçbir şeyin ilacı değilmiş. Yıllardır her uykuya daldığımda kabuslar ve gözyaşları içinde uyanıyorum. Uyumak istemiyorum ama seni tek görebildiğim yer rüyalarım. Elimde kalan tek şey senli rüyalarım artık. Sensizliğe artık dayanamıyorum ve sensiz haddinden fazla yaşadığımı düşünüyorum. Tabi buna yaşamak denirse.
Affet beni sevgilim. Yanında olamadığım için affet. Affedilmeyi haketmediğimi biliyorum ama affet. Şu dünya denen uçurumda yuvarlanıyorum sensiz ve bu uçurumun bir sonu yok. Aldığım her nefes göğsüme saplanan bir hançer gibi canımı yakıyor. Sensizlik canımı çok yakıyor.
İşte sona geldim bende. İlmeği boynuma geçirip hayatıma son veriyorum. Bana en çok neyi sevdin diye sorarlarsa şayet onlara senin adını söyleyeceğim. Yanında olamadığım her an için affet sevgilim.

6 Nisan 2016 Çarşamba

İçeriden Notlar (No:17 KAYIP)



Hiçbir yere ait olmamanın yada olamamanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum. En yakınım dediklerinin sana sırtını dönmesinin nasıl bir his olduğunu da biliyorum. Sevdiğin bir insanı kaybetmenin acısını da biliyorum. Tüm hayallerinin yıkılmasının nasıl hissettirdiğini biliyorum. Amaçlarını kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu da biliyorum.
Ama tüm bu duyguları yaşayıp halen niye inatla ölemediğimi bilmiyorum. Artık ne kurulacak bir hayal kaldı, nede uğruna savaşılacak bir amaç. Kaybolmuş bir halde olduğum yerde sayıyorum bu hayatta.

31 Ocak 2016 Pazar

Gezginin Seyir Defteri 1

                           Denizli/Gökgöl



  Yıllar sonra geldiğim köyde sevinçle karşılanmak tabi ki mutlu ediyor insanı. Babam hakkında duyduklarımsa daha çok hüzne sokuyor.  Bir insan nasıl olurda herkesi kendisine düşman eder.  Özellikle de ailesini? 
   
  Çocukken kuzenlerimle oyunlar oynayarak geçtiğim yollardan şimdi tek başıma geçiyorum. Büyümüş daha yalnız ve daha mutsuz olarak. Suyu çok güzel diye köyün dışına dakikalarca yürüyerek ulaştığımız, 'KAPI' adını verdiğimi,  o yerde şimdi tek başıma oturmuş bu satırları yazıyorum. Kulağımda kulaklıklarla. 

  Köyün nüfusu azalmış, eskisi gibi insan yok. Eski neşesi de yok. Bu mevsimde yarım metre kar olması gereken köyde yakıcı bir güneş var. Göl kurumaya yüz tutmuş. Tanıdığım köy artık hiç tanıdığım gibi değil.