24 Şubat 2014 Pazartesi

Mutlu Ailelerin Sırrı




"İnsanın evi ve ailesi kişinin kalesidir. Dışarıda ne yaşamış olursa olsun evine yani kalesine girdiğinde tüm sıkıntılar unutulur."
Tamamen yalan bu sözler. Evin yani ailem benim için asla bir kale olmadı. Adımlarım hep geri geri gitti eve giderken. Asla eve varmak istemedim. Eve giden o yol hiç bitmesin hep uzasın isterdim. Gidecek bir yerim olsaydı hiç düşünmeden çıkıp giderdim o evden. Ama yoktu...
Özellikle anne ve babamın eve geliş saatlerine yakın çıkıp giderdim evden. Ne ben onları göreyim ne de onlar beni görsün. Tek isteğim buydu.
Ölmeyi istediğim zamanlar da çoktu. "Tam" derdim, "tam şu an da öleyim Allah'ım. Lütfen." Ama kabul olmadı bu duam hiçbir zaman. Tıpkı diğer dualarım gibi cevaplanmayan dualar mezarlığına gömüldüler.
Tahminen, en mutlu olduğum an da öleceğim. Duam en olmadık zaman da, bir zombi gibi mezarından çıkıp etlerimi kemirmeye başlayacak. İşte tam o sırada güleceğim. Çünkü biliyor olacağım bu şakayı yapan kişi bir yerlerden muhakkak izleyip eğleniyor olacaktır.
Asla gidememekten korkuyorum aslında. Tek korkum bu. Ya hiçbir zaman gidemezsem ve ölene kadar burada kalırsam . . .

20 Şubat 2014 Perşembe

İçeriden Notlar (No 11: Canınız Cehenneme)



Soyutlamak istiyordum kendimi insanlardan. Tanıdığım herkes bir anda yok olsun istiyordum. Hatta tanımadıklarımın bile yok olmasını istiyordum. Altı milyar nüfusu olan bu dünyada kendimi kimseye yakın hissedemiyordum madem, altı milyar da kaybolmalıydı bu dünyadan. Boş yere göz önünde durmamalılardı artık. Yalnız kaybolmadan önce son defa hepsine bakıp "canınız cehenneme" demeliydim. Biraz da olsa rahatlayabilirdim bu sayede.