18 Temmuz 2011 Pazartesi

hep mutlu oluncak diye bir kural yok

Sahilde bir bankta oturuyoruz. Saat akşam sekiz gibiydi.
-Neden? diyorum. Neden olmaz?
-Mutsuz oluruz. diyor.
-Mutsuz olalım hep mutlu oluncak diye bir kural yok ki, bizde mutsuz olalım olmaz mı?
Yüzüme sevgiyle ve acıyarak baktı bunları söyleyince. İçinde ufacık bişey olur diyordu sanki. Dene ne olacak sanki diyordu ona. Ama o buna tamamen karşı koyuyordu. Onun denemek gibi bir niyeti yoktu yada beni sevmek gibi.
O an en çokta o an ölmek istemiştim aslında. Gözlerinin içine bakıyordum belki birşey söylerdi. Olumlu yada olumsuz ne fark eder sadece birşeyler söylemeliydi çünkü bu sessizlik bitiriyordu beni.
-Yapamam. dedi. Sen mutsuz olmaya razı olabilirsin ama ben değilim ve biliyorum seninle mutlu olamam ben. Seni sevmem yada sevmemem birşeyi değiştirmezdi inan bana. Mutlu olamazdık biz. Sen aşırı ülkücü bir genç ben ise davamda sonuna kadar mücadeleci bir kominist gibiyiz biz. Birleşmemiz imkansız. Seni sevmem imkansız. Affet beni. Biliyorum sen kendini asla affetmedin o yüzden bu ismi kullanıyorsun ama bu kez sadece benim affetmeyi dene kendini. Hoşçakal.
Bunları söyledi ve gitti. Arkasından baktım sadece. Sadece bakmak bile çok acı vericiydi. Atmak iatedim kendimi denize. Ama yapamadım. Sadece gittim. Onun gittiği yerin tam tersine. "Hoşçakal" dedim sessizce kalkarken. "Bir daha görüşmemek üzere kendine iyi bak..."

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Sevmeler olsun yüreğimde;bir buse olsun sana aksın içimden ve tutuşsun. İçimde sıcacık kokunu duysun her defasında. Rüzgar essin uçsuz bucaksız sürüklesin senin yanına. O güzel saçlarına dolanayım bir kelebek misali; deli dolu sende kalayım yine bir meltem tadında....

Adsız dedi ki...

bir sabah uyandığımda o pencerenin kapalı olduğunu gördüm, evet çok tuhaftı ters giden birşeyler vardı.O bana hoşçakal demeden gidemez dimi? dedim kendime ama çok geçti şehir çok ıssızlaştı o günden sonra gözüm kimseyi görmüyordu alışamadım hala buna ve alışamayacağımda...