26 Temmuz 2011 Salı

Ölü ve Mutlu


Herzaman olduğu gibi yine alarmı çalmadan beş dakika önce uyanmıştı. Saat 07:55 ti. Kalktı yatağında oturdu. Beş dakika sonra alarmı çaldı. Alarmı kapatıp ayağa kalktı. Elini yüzünü yıkadı. Aynaya baktı "bugün bu yalnızlık bitiyor" dedi. Elini yüzünü kuruladıktan sonra mutfağa gidip kendisine sert bir kahve yaptı. Neden erken kalktığı konusunda hiçbir fikri yoktu aslında. Gidecek bir işi yoktu. Günde sadece bir saat bilgisayarının başında oturarak kazanıyordu parasını. Ne doğru düzgün bir arkadaşı olmuştu şimdiye kadar ne de doğru düzgün bir ilişkisi. 25 yaşındaydı. Her zaman yalnız kalacağını düşünürdü ama bunun bu kadar çabuk olacağı hiç aklına gelmemişti. 8 yıl ilkokul 4 yıl lise ve 4 yılda üniversite okumuştu ama arkadaşım diyebileceği kimse yoktu. Yalnız mutlu gibiydi yada çevresini böyle iyi olduğuna inandırmıştı.
Kahvesini yudumlarken salona geçti ve televizyonu açtı. Haberler hep aynıydı, reklamlar aynıydı, sabah programları aynıydı. "25 yılda değişen hiç birşey olmaz mı?" diye sordu kendine. Cevabını bildiği bir soruydu bu. Televizyondan çabuk sıkıldı ve kapatıp bilgisayarını açtı. Orası da çok farklı değildi aslında. Sosyal arkadaşlık sitelerinde yüzlerce arkadaşı vardı. Ama hiç biriyle samimi değildi. Konuşmuyordu bile onlarla. Neden hala bu sitelerde dolandığını da bilmiyordu. Hayatı hep cevapsız sorularla doluydu. Ailesini bir trafik kazasında kaybetmişti bundan 3 yıl önce. Sanırım herşey o zaman ters gitmeye başladı onun  için. Yas tutmadı ve hiç ağlamadı. Tüm acısını içine attı asla dışa vurmadı. Buda onu daha öfkeli ve daha yalnız biri haline getirdi. Kimseyle yakın olmamasının nedeni acı çekmek istemediği içindi. Çünkü biliyordu insanlar birbirlerinin canını yakardı sadece.
Saate baktı daha 08:30 du saat. "Zaman geçmiyor." dedi. Aklında birşey vardı sanki. Birşeyler planlamış gibiydi. "Bari şu işimi yapayım" dedi. İnternetteki o işini yapmaya başladı. Aradan bir saat geçti ve "işte bitti" diyerek kalktı bilgisayarın başından. En sevdiği yıllardır takip ettiği dizinin son bölümü yayınlanmıştı birgün önce. Çok uykusu olduğu için izleyememişti ama kaydetmişti bölümü. Dizideki baş kahramanı hep kendine benzetirdi. Adam yalnızdı ve acı çekiyordu, hiç arkadaşı yoktu. Diziyi izlemeye başladı. Dizinin finalinde baş kahraman intihar ediyordu. Yalnızlık ve acı onu bunu yapmaya zorlamıştı. "Sonunda" dedi, "sonunda kaderim çizildi" diyerek yatak odasına gitti. 2 yıl önce aldığı tabancayı çıkardı çekmeceden. Hiçbir tereddüt yoktu içinde bunu yapmaya kararlıydı. Şakağına dayadı silahı "hoşçakal yalnız hayatım. Seni kendinle başbaşa bırakıyorum. Kendine iyi bak." Gülümsüyordu. Gülerek bastı tetiğe. Ben kazandım der gibiydi. Büyük bir savaş kazanmış komutan edası vardı. Onun için bitmişti herşey.
Ceseti üç hafta sonra bulundu. Komşular kokudan rahatsız olup polisi aradılar. Polis adamı tutuklamak için gelmişti ama karşılaştığı manzara onları şok içinde bıraktı. Ceset çürümek üzereydi üzerinde bir sürü sinek uçuyordu. Ama adam hala gülüyordu. Ölüydü ve mutluydu....

Hiç yorum yok: