Yıllar var ki hep aynı dilekleri tuttum ve kayan her yıldız da ısrar ettim hayata. Ama dileklerim kabul olmadı ve yıldızlı bir gece hiç olmadı. Vazgeçtim bende. Dua için elimi kaldıracaktım tamam kabul dedi. Yıldızlar kaymak için gözümün içine baktılar. Hadi dedi parlak bir yıldız. Dileğimi unuttum. Tanrı'm sen dileğimi dilenmemiş say.
15 Nisan 2014 Salı
Bir Bank Öyküsü
Öykü ve Murat yanyana oturuyorlardı Karşıyaka Sahilindeki bir bankta. İki arkadaştı. İlk zamanlar sevgili olmaya çalışmışlardı ama Murat'ın o işleri pek becerememesi üzerine arkadaş olarak kalmışlardı. Arada buluşur bir cafede oturup sohbet ederlerdi. Sohbetler genellikle Murat'ın sorumsuzluğuyla ilgili olurdu. "SANA NE BE KIZIM?" diye bağırmak isterdi Murat her zaman ama yapamazdı. Sessiz bir mizaca sahipti. Konuşmayı fazla sevmezdi. Konuşmak istediği zamanlarda ise Öykü konuşmazdı. Öykü, Murat'ın onu anlamadığı düşünürdü böyle zamanlarda. Bunu Murat'a da söylerdi. Murat "Anlat o zaman." derdi ama Öykü bunu Murat'ın bulmasını isterdi. Murat ise öfkelenirdi "EVİMDE SİHİRLİ BİR KÜRE YOK. BANA NE OLDUĞUNU ANLATMADAN BENİM BULMAMI İSTİYORSUN VE SONUNDA YİNE BANA KIZIYORSUN. BANA SORU SORUYORSUN CEVAP VERİYORUM YİNE KIZIYORSUN. BENİ SEVMİYORSUN YİNE BANA KIZIYORSUN" diye bağırırdı içinden. Hep içine attı ama hiç dile getiremedi bunları.
Murat o günde öfkeliydi ama öfkesini gizlemeye çalışıyordu. Uzun bir süre sessizce oturdular bankta. Denizi seyrettiler. Serin bir mayıs günü vakit öğleden sonraydı. Öykü'nün üzerinde Converse model ayakkabı, altında buz mavisi bir kot ve üzerinde kırmızı bir hırka vardı. Murat:
-Neden Öykü? Yani neden hep böyle oluyor? Niye hep ben görüşelim demek zorundayım? Niye hep ilk adımı ben atmak zorundayım? Zorla yaptırıyormuş gibi hissediyorum kendimi. Ama bunları yapmayınca da sitem ediyorsun. Ne yapmalıyım ben? Olay sevmek yada sevmemek olayı da değil ki artık. Bu başka bir şey. Ben bir isim koyamıyorum sen yardımcı ol bana o zaman.
-Çok mutsuzsun ve bu beni deli ediyor. Umutsuz olmana bu kadar sorumsuz olmana katlanamıyorum.
-Konumuz o değil ki, neden konu hep oraya geliyor? Mutsuz olmamdan sana ne. Ben seninle konuşurken mutsuz değilim. En azından konuşmalarımızın başında mutsuz başlamıyorum. Ama öyle laflar ediyorsun ki, paramparça ediyor insanı. Bir insanı sözlerinle rahatlıkla nakavt edebilirsin.
-Değer verdiğim insanları kendine getirmeye çalışıyorum ben sadece. Kimseyi kırmaktan zevk almıyorum bende.
-Ama kırıyorsun. En ufak en saçma şey de bile kırabiliyorsun hemde. Beni sevmediğini söyledin tamam dedim kimseyi buna zorlayamam sonuçta. Ama arkadaşlığımı sevdiğini söyledin arkadaş kaldık bizde. Ben sana bir derdimi anlatmıyorum, hüznümü paylaşmıyorum ama sen beni mutsuz olmakla suçlayıp duruyorsun. Bu çok saçma.
Murat bu kelimelerin hiçbirini söyleyemedi. Yine sustu. İkisi de sustu ve denize baktılar sadece. "Üşüdüysen kalkalım?" dedi Murat. "Olur." dedi Öykü. İkisi de kalkıp gittiler. Hiç konuşmadan bir gün daha geçirdiler.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder