27 Ocak 2014 Pazartesi

Tekli Koltuk




Aklına yine çok iyi bir film fikri gelmişti. Her zaman olduğu gibi. Fikirden öteye geçemeyen bir film daha. Salonundaki tekli koltuğuna oturmuş yemek programı izleyip sigara içerken asla hayata dönüşemeyecek bir film daha. Evde kaldığı sürelerde devamlı yemek programları izlerdi ama orada gördüğü yemekleri asla denemezdi. Üşengeç olmasa belki çok iyi bir aşçı olabilirdi. Fakat yaşamaktan bile üşeniyordu.
Yine "r" leri söylemeyen o kız çıkmış ve yemek yapmaktaydı. "Ne kadar gereksiz" diye düşündü onu izlerken. Bir insan niye kreplerle krep adam yapmak ister ki? Kadın normal konuşuyor olsaydı yine izlemezdi belki ama "r" harfini söyleyememesi çok tatlı gelmişti ona. Tabi vücudundaki bol dövmelerin de katkısı vardı. Çılgın insanları severdi en azından dışarıdan çılgın görünen insanları. Kendisi hiç çılgınlık yapamamıştı çünkü. Yaptığı her harekette bir sonraki adımını düşünmüştü. Böyle böyle anı yaşamayı unutmuş devamlı gelecekle ilgilenmeye başlamıştı. Ta ki geçen sene ailesi trafik kazasında ölene kadar.
Trajik bir şekilde o dönem Hakan Günday'ın Zargana kitabını okumaktaydı. Bu kazayı bir işaret olarak algılamış ve yarını düşünmeyi bırakmıştı. Aslında artık hiçbir şeyi düşünmüyordu. Tüm gün televizyon izleyip tekli koltuğunda uyukluyordu. Yazmayı da bırakmıştı. Zaten yazdığı yazıları hiçbir zaman beğenmediği için pek dert etmedi yazmamayı.
Hayatı boyunca yapabildiği en iyi şeyin 122 sayfalık bir kitap çıkarmak olduğunu düşünürdü eskiden. Roman için çok kısa hikaye için de çok uzun olduğu için kitabı hangi kategoriye koyacağını asla bilemedi. Tek baskı yaptı kitabı. 500 adet basıldı ve sadece 100 adedi satıldı. Onu da annesi ve babasının yaptığı reklam sayesinde eş dost almıştı.
"Hiç!" dedi kendi kendine, "hiç olma yolunda emin adımlarla ilerlemektesin. Bravo!" Aylardır dışarı çıkmamıştı. Alışverişlerini bile internetten yapıyordu. Aylardır da kendi kendine konuşuyordu. Yıllar önce sevdiği bir kızın sözleri geldi aklına birden. "Galiba bu yüzden dışarı çıkmıyorum. Kendi dünyamda kalmamın tek nedeni o olabilir mi?" Kız yıllar önce "O kadar bunalımlısın o kadar melankoliksin ki bu çevrendeki insanlara da yansıyor. Onları da mutsuz ediyorsun. Yalnız olmak senin kaderin." Yaşadığı hayat kızın sözlerini doğrular nitelikteydi adeta.
Dizlerini karnına doğru çekti. Tekli koltuğunda cenin pozisyonu aldı ve kumandayı kucağına bıraktı. Bir kaç dakika için de uyumaya başladı. Öyle sessiz uyuyordu ki dışarıdan birisi görse ölmüş mü acaba diye nefesini kontrol ederdi...

Hiç yorum yok: