22 Haziran 2011 Çarşamba

hikaye

Uğur diye seslendi arkamdan. Tanıdık bir ses değildi neden dönüp baktığımı hatırlamıyorum. Yüzü de tanıdık değildi zaten. Tanıdık değildi ama diğer yandan da çok tanıdık geliyordu. Bana doğru koşarak 'bak sonun da buldum seni.' dedi. Afallamış bir şekilde yüzüne bakıyordum. Bunu anlamış olacak ki 'tanımadın mı beni?' diye sordu. Hala yüzümde o salak ve anlamsız ifade vardı. Bir şey söylememe müsaade etmeden 'rüyama girdin nasıl unutursun bunu.' dedi. Afallamam iki kat artmıştı. Ya bir rüyanın içindeydim yada biri benimle feci bir şekilde dalga geçiyordu. 'Evet haklısın.' dedim başımdan atmak için ve arkamı dönüp gitmeye yeltendim. O sırada kolumdan tuttu ve 'gel hadi sana anlatmam gerekli.' dedi. Gittikçe canımı sıkmaya başlamıştı bu oyun. 'ne istiyorsan hemen söyle,işim gücüm var.' dedim. o esnada söylediği şey ise beni tamamen şaşırtmaya yetmişti. 'yine o sahile onu özlemeye mi gidiyorsun.' dedi. Beynimden vurulmuşa döndüm. Bunu nereden bilebilirdi ki? Tam bir şey söylemek için ağzımı açtım ama o benden önce davrandı 'sana söylemiştim beni dinlemelisin.' dedi.
Bir cafeye gitmek için yola koyulduk. Yol boyunca ikimizde ağzımızı açmadık. Hiç bir şey söylemedik, hiç konuşmadık. Birden bana döndü ve 'doktor!doktor!' demeye başladı. Gözlerimi açtığımda ise ev arkadaşım Gökhan 'hadi Doktor kahvaltı hazır' diyordu. Küfür etmemek için tutmadım kendimi. Ağzıma ne geldiyse söyledim Gökhan'a. Merak içindeyim hala. Ne anlatmak istiyordu o gizemli yabancı? Nereden tanıyordu beni? Sorular cevapsız olarak kalacak yine...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

gercekten sürükleyiciydi. sankı yılların usta şairlerinin kalemi gibi saglamdı yuregıne saglık bence yaz..