30 Ekim 2018 Salı

İçeriden Notlar (No: 24 İsyan)





Hakan'dan aldığım otu kullanarak ince bir cigara yaptım kendime. Kazandığım bütün parayı alkole, ota ve sigaraya yatırdığım zamanlardı. Gözlerimi açtığım gibi alkol almaya başlıyordum. İlk yudumum bazen bardakta kalan şarap oluyor bazen de şişenin dibinde kalan bira. İçlerinde alkol olduğu sürece hangisi olduğu zerre umurumda değildi. Öğlene doğru ilk cigaramı sarıp içmiş olurdum. Öğleden sonra duruma göre votka yada cin içmeye başlardım. Çünkü saatler ilerlediçe alkolun oranı artmalıydı ki ben de insanlara katlanabileyim.
Tüm gün içmem ile orantılı olarak tüm günü çalışarak geçiriyordum. Eve gittiğim de bir kaç kadeh daha içip sızıyordum.Uyumak demek zordu buna çünkü birden elektrikler kesiliyordu. Bir kaç saat sonra ise aynı rutini tekrarlıyordum. En fazla uyuyabildiğim süre zarfı dört saatti çünkü. Patronum uyumama bile izin vermiyordu. Hatta bir keresinde sabah 09:00'da dükkanı açıp ertesi gün sabah 07:00'de kapatmış ve yine aynı gün saat 09:00'da dükkanı yeniden açmıştım.
Tüm bu çalışma şartlarına rağmen yine de iş performansımdan memnun değildi kendileri. Yine bir gün uyumadan geçen çok uzun bir sürenin ardından yine memnun olmadığı performansımdan şikayet ederken "Sikerler böyle işi." diyerek dükkanı aniden terk etmiştim. Hatta  gece şehri terkmiştim. Terk etmek çok iyi gelmişti o zaman. Hatta o kadar hoşuma gitmişti ki bir daha asla bir yerde bir aydan daha fazla kalamadım.
Kimseye bağımlı değildim ben. Ben giderdim yeni birilerini işe alırdı. Her şey bu kadar basitti. Yeterli miktarda sigaram, otum ve alkolüm olduktan sonra her yer benimdi. Her sokak, her cadde, her sahil ve tüm gökyüzü.

Hiç yorum yok: