16 Ağustos 2015 Pazar

Albay'a Açık Mektup



Merhabalar Albay'ım. Evet artık ben de size yazmaya karar verdim. Yazmak hep daha kolay oldu benim için. Hikmet gibi çok konuşamazdım ben zaten. Konuşmak bir insana ancak bu kadar yakışmazdı. Ben de o yüzden sustum ve yazdım Albay'ım.
Hikmet 'Benim de sevmeye hakkım yok mu?' diye sorduğun da yok demiştiniz. Peki ben Albay'ım, benim de mi sevmeye hakkım yok? Tabi ki yok. Benim ki de soru işte. Kusuruma bakmayın Albay'ım. Sevmeyi bilmiyorum her halde ben. Çünkü sadece sevmek yetmez, insan sevilmekte istiyor. Ve ben sevilmeyeli çok oldu Albay'ım.
Mektuplar yazdım beni sevsinler diye. Ama olmadı. Beni değil mektubumu sevdiler daha çok. Bir kağıt parçası kadar değerim yokmuş. İnsanın zoruna gidiyor Albay'ım. "Oğlum Uğur kağıt bile bir işe yarıyor, sen ne işe yararsın?" diyebilirsiniz. Haklısınız Albay'ım. Kağıt kadar ederim yok şu hayatta.
Olmayan bir şeyler var. Kimi sevsem, kime dokunsam zarar veriyorum. Benim sevgim iltihaplı. Hikmet'in o meşhur sözü haftalardır kulaklarım da; "Bilge beni ne yapsın?" Hatta beni kim ne yapsın Albay'ım?
İnsanların yüzlerini değil sırtlarını tanıyorum artık. Çünkü hepsinin gidişini uzun uzun izledim ve hiçbiri arkasına dönüp bakmadı. İnsanların yüzlerini görmeyi özledim Albay'ım.

Hiç yorum yok: