2 Mayıs 2014 Cuma

Nefret Cinayeti




İkimizde 21 yaşındaydık o dönemler. İkimizde Yeditepe Üniversitesi Tarih bölümün de okuyor ve aynı evde kalıyorduk. Batuhan ve ben. Kardeş gibiydik adeta, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Bir gün Batuhan eve geç bir saatte geldi ve bana anlatacakları olduğunu söyledi.

 -Buyur kanka anlat. dedim.
-Kanka biliyorsun ben ailemle görüşmüyorum. Zaten burda da burslu okuyorum aldığım burslarla takılıyorum burda.
-Evet oğlum biliyorum oralarını sadede gel.
-Kanka ailem benimle neden görüşmüyor biliyor musun?
-Ne bileyim oğlum ben sen anlatmadın ben de hiç sormadım 2 yıldır.
-Bak nasıl tepki vereceğini bilemediğim için bir şey söylemedim sana bugüne kadar ama sana bunu anlatmam lazım. Biliyorsun kardeş gibiyiz biz senden bir şey saklamak istemiyorum.
-Tamam oğlum anlat hadi deli etme adamı ya.
-Kanka ben senin gibi değilim.
-O ne demek ya?
-Ya anla işte. Yani ben senin gibi değilim. Senin gibi kızlardan hoşlanmıyorum ben. Yani erkeklere ilgi duyuyorum. Eşcinselim ben.
Bir kaç saniyelik bir sessizlik oldu. Ne diyeceğimi bilememiştim çünkü kızmıştım ona. Çok kızmıştım hemde. Birden ayağa fırladım:
-AMINA KORUM LAN SENİN. dedim.
Bağırdım ona. Çok küfür etmem halbuki sevmem de küfür etmeyi ama çok öfkeliydim o an ona karşı.
-Böyle tepki vereceğini bildiğim söylemedim bunca zaman.
-KES LAN GÖT. BÖYLE BİR ŞEY SAKLANIR MI LAN? Oğlum yazıklar olsun sana ya. Bunca yıldır bana güvenipte böyle bir şeyi söylemedin ya harbiden yazıklar olsun.
-Nasıl yani?
-Ne "nasıl yani" oğlum. Farklı bir tercihin var diye seninle arkadaşlığımımı bitircem lan. O kadar karaktersiz miyim oğlum ben? Hiç mi tanımadın amına koyim bunca yıldır ya?
Gözleri dolmuş şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu:
-Lan iyi ki tanımışım kanka seni be. İyi ki varsın lan. diyerek sarıldı bana.

O günden sonra daha bir yakın olmuştuk sanki. Sırf kendisini yalnız hissetmesin diye onunla birlikte LGBT eylemlerine katılıyordum, onlarla birlikte oturup sohbet ediyorduk. Hepsi de on numara insanlardı. Toplum tarafından ötekileştirilmiş aileleri bile evlatlıktan reddetmişti çoğunu. Bazıları gizliyordu bu durumu çevrelerinden bazıları ise herkese inat elele yürüyorlardı sokaklarda.
Bir gün Batuhan eve gelmedi. Bir saatten sonra iyice telaşlanmış bildiğim bütün arkadaşlarını aramıştım. Ama hiçbiri nerede olduğunu bilmiyordu. Sabaha karşı 5 gibi eve geldi. Yüzü kan revan içindeydi. Bir şekilde öğrenmişler bunun eşcinsel olduğunu. Erkek arkadaşıyla birlikte yürürken tenha bir sokakta bir grup "SÖZ DE DELİKANLI" yollarını kesmiş ve sopalarla Allah yarattı demeden ikisini de çok fena dövmüşlerdi. Aldım hemen acile gittik. Darp raporu da aldım hemen şikayette bulunurken lazım olur diye.

Hastaneden çıktıktan sonra karakola şikayetçi olmaya gittik. Ama oradaki memur bozuntusu "SÖZDE DELİKANLILARIN" neden dayak attığını öğrenince bir "ellerine sağlık "demediği kaldı. Elimiz boş ayrıldık oradan. Ama ben işin peşini bırakmayıp avukata gitmeyi önerdim. Hepsine dava açacaktım. Batu müsaade etmedi:
-Bırak Allahlarından bulsunlar. dedi.
-Senin ağzın yüzün yer değiştirirken neredeydi? dedim. Cevap vermedi.

Bir kaç hafta evden çıkamadı. Ben de onu yalnız bırakmak istemediğimden markete gitmek dışında evde onunla kalıyordum. Arkadaşları bir saniye bile yalnız bırakmadı onu bu süreçte. Onlar da benim gibi ısrar ettiler avukata gitmesi için ama Batu istemedi. Onlar da mecbur boyun eğdiler.

Her şey yoluna girmişti. Batu yine eskisi gibi olmuştu. İyileşmedi. Hem fiziksel hem de ruhsal olarak. Ama o "SÖZDE DELİKANLI" orospu çocukları bırakmamış Batu'nun peşini. Bilmiyorduk tabi haberimiz yoktu. Gizliden izliyorlarmış onu. Bir gün eve gelirken yine yolunu kesmişler. Bu sefer dövmekle tatmin olamamışlar. Karnından 8 defa bıçaklayıp göğsüne de bırakla yazı yazmışlar. "İBNELERİN SONU" diye.

Hangisiydi kalleşçe olan? Farklı tercihini sessiz sedasız yaşamaya çalışan Batu mu yoksa kendilerine "SÖZDE DELİKANLI" diyenler mi? Batu'nun kimseye bir zararı dokunmamıştı. Melek gibi bir gençti ve daha gençliğini yaşayamadan öldürülmüştü. Sırf sizin gibi tercihleri olmadığı için.

Ailesi Batu'nun cenazesine de gelmedi. Tabutunu LGBT bayrağına sardık. Sessiz sedasız gömdük Batu'yu. Gerçek ailesi zaten yanındaydı. Anne yada babaya ihtiyacı yoktu.

Hiç yorum yok: