Yıllar var ki hep aynı dilekleri tuttum ve kayan her yıldız da ısrar ettim hayata. Ama dileklerim kabul olmadı ve yıldızlı bir gece hiç olmadı. Vazgeçtim bende. Dua için elimi kaldıracaktım tamam kabul dedi. Yıldızlar kaymak için gözümün içine baktılar. Hadi dedi parlak bir yıldız. Dileğimi unuttum. Tanrı'm sen dileğimi dilenmemiş say.
12 Mayıs 2014 Pazartesi
Masumiyetin Ziyan Olmuş
Korktuğum ne varsa başıma gelir benim genel de. O yüzden bir şeylerden korkmaktan yıllar önce vazgeçtim. Her şeyi oluruna bırakıp yaşıyordum. Millet yaptığı hataların suçunu benim üstüme atarken kendimi savunacak gücü bile bulamadım kendim de çoğu zaman. O yüzdendir ki döndüm arkamı gittim her seferinde.
Elbette suçlu olmadığımı biliyordum ama onlara laf anlatarak efor sarfetmeye değmeyeceğini fark ettim. O yüzden sustum sadece başka bir nedeni yoktu. Birisi size "Gidiyorum ve bu tamamen senin suçun!" diyorsa çokta söyleyecek bir şey yoktur aslında. Karşısındakini suçlamak her zaman daha kolay olmuştur insanlar için. Kendileri asla suçlu değildir suçlu hep karşılarındaki kişidir. İnsanoğlu denen mahluk egoist ve çok saçma. İnsan olmasaydı dünyada nasıl olurdu acaba? Daha fazla yeşil alan ve yüzlerce yıl daha yaşayacak nesilleri tükenmeyecek hayvanlar. Dinazorların neslini tüketenin bir göktaşı olduğu söylense de onda da insanoğlunun bir payı olduğuna eminim. Bu kadar masum olamayız o konu da.
İlişkiler de bile masum değiliz aslında. Hep bir çıkar üzerine kurulu ilişkilerimiz. Karşımıdaki de bizi sevsin. Ben onu seviyorsam o da beni sevmeli mantığı. Hep bir çıkar üzerine kurulu işte. Dostluk arkadaşlık falan hepsi hikaye. Çıkarların çatışmaya başladı mı ne dostluk kalıyor ne de arkadaşlık.
Şarkıda da söylendiği gibi "Masum değiliz hiçbirimiz.". Sadece masumiyet maskesini takmışız ve masum olduğumuza kendimizi bile inandırmaya çalışıyoruz. Bunu da her suçu karşımızdaki insanın üzerine atarak yapıyoruz.
-Bana neden mesaj atmadın?
-Sen niye atmadın? Bir kere de ilk mesajı sen at ne olur yani.
-Olmaz Tanrı beni özenerek yarattı. İlk mesajı hep sen atacaksın. Her şey hep senin suçun çünkü Tanrı beni özenerek yarattı.
O zaman Tanrı'yla sana mutluluklar dilerim. Böyle bir diyalog olabilir mi demeyin, oluyor. Bir ara başınıza gelirse bir blogta okumuştum çocuk haklıymış dersiniz. Kulağımı çınlatın sıkıntı yok.
Peki ya şarkılar? Onlar masum olabilir mi? Şarkı yapmakta ki amaç para kazanmak mı yoksa insanlara yaptığın müziği dinletmek mi? Yada her ikisi de mi? Müzik iyidir. Boşuna ruhun gıdası olduğunu iddia etmiyorlardır herhalde. Masum yada değiller dinliyoruz işte. Gerçi insanlar da masum değil ama devamlı bir şekilde konuşmak irtibat kurmak zorunda kalıyoruz. Yani muhabbetin başına dönüyoruz. Çıkarlarımız için konuşuyoruz bazılarıyla yada çoğuyla.
Birinin sizi sevdiğini biliyorsanız onunla konuşursunuz devamlı. Çünkü bilirsiniz ki o kişi sizi seviyordur ve siz ne derseniz deyin sizi destekler. Bazıları abartıp sizin için canını bile vereceğini söyler ve bu da sizde ki egoyu tavan yaptırır. Onu salak yerine koyup oynatırsınız. Onu sevdiğinizi söylemezsiniz asla ama sevmediğinizi de söylemezsiniz. O da devamlı yanınızda olur sizin. Sonra biri çıkar aynı şeyi o da size yapar. Böyle bir kısır döngüdür bu. Kimseye bunu yapmadığım için memnunum açıkça söyleyebilirim bunu.
Neyse zaten herkes masum olduğunu kimseye burada yazanları yapmadığını söyleyecektir. Tabi ki hepiniz haklısınız. Hiçbirinize yalan söylüyor diyecek halim yok elbette.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder