Yıllar var ki hep aynı dilekleri tuttum ve kayan her yıldız da ısrar ettim hayata. Ama dileklerim kabul olmadı ve yıldızlı bir gece hiç olmadı. Vazgeçtim bende. Dua için elimi kaldıracaktım tamam kabul dedi. Yıldızlar kaymak için gözümün içine baktılar. Hadi dedi parlak bir yıldız. Dileğimi unuttum. Tanrı'm sen dileğimi dilenmemiş say.
8 Nisan 2013 Pazartesi
Gülüş
26 yaşında hiç dava kaybetmemiş başarılı bir avukattım. Babam evi terk edince annem akli dengesini kaybetti ve bir psikiyatr kliniğine yatırıldı. Anneannem ve dedem tarafından yetiştirildim. 4 yıl önce dedemi bir kalp krizinden kaybettim. Mezuniyetimi göremedi. Ama diplomayı alır almaz ilk işim onun mezarına koşmak oldu. Mezuniyetimi ve kız arkadaşımı anlattım ona. Bunu duyduğuna sevindiğine eminim. 2 yıl önce de kız arkadaşımı tanıştırdım onunla. Anneannemle bile tanıştırmadan ilk dedemle tanıştırdım onu. Hayal'di adı. Gerçek olamayacak kadar güzeldi.
Yaklaşık 2 hafta kadar önce devamlı dedemi görmeye başladım. Rüyalarımda değil uyanıkken ve kendimdeyken görüyordum onu. Karşımda o her zaman ki gülüşüyle duruyordu. Bana bakıp gülümsemesini bile özlemişim doğrusu. Bir görüşmenin ortasındayken bile beliriyordu karşımda. Kanlı canlı duruyordu resmen karşımda, sanki 4 yıl önce ölmemiş hala yaşıyor gibiydi.
Hayal'e anlattım bu durumu ilk önce. Anneannemi görmem gerektiğini söyledi. Her şeyi dinle bağlamayı severdi. Din yoksa yaşamanın da bir anlamı yoktu onun için. Başı kapalı değildi ama kapalılardan daha çok bağlıydı belki de dinine. Hayatı anlamlı kılan şeyin dua olduğunu söylerdi her zaman. Her sıkıntım da "dua et" derdi. Hayatın bu kadar basit olmadığını düşündüm her zaman ama bunu ona söyleyemedim. Sevdiği adamın dua dışında başka amaçları olduğunu öğrenip hayal kırıklığı yaşamasına gerek yoktu.
Anneannemi aradım iyi olduğundan emin olmak için. İşim için İzmir den Ankara'ya giderken onu da yanıma almak istedim ama kabul etmedi. Dedemin hatıralarıyla yaşamayı tercih ettim. Bana da bu tercihe saygı duymak kaldı. Telefonu açıp sesimi duyunca çok sevinmişti. Yaklaşık bir aydır yoğun iş temposu yüzünden arayıp konuşamamıştım. Hüzünlüydü sesi ama bunun yanında sevinçli gibiydi de. Hafta sonu Hayal ile birlikte yanına geleceğimizi söylediğim de sesinde ki hüzün tamamen yok olmuştu.
Hayal'i arayıp hafta sonu anneanneme gideceğimizi söylediğim de çok mutlu oldu. Yaşlıları onun kadar seven başka birini daha tanımadım hayatım boyunca. Dedemi hiç görmediği halde mezarına ilk gittiğimiz de hiç durmadan 10 dakka ağlamıştı bana sarılıp. Nasıl bir sevgiydi bu böyle.
Cuma akşamı saat 17:00 gibi arabamıza binip izmir'e doğru yol almaya başladık Hayal ile beraber. Çocuk gibi mutluydu tüm yol boyunca. Gece 00:00 de anneannemin evine varmıştık ama tüm ışıklar kapalıydı. Uyumuştu her halde sanırım bizi yarın bekliyordu. Yedek anahtarımla sessizce içeri girdik ve benim eski odama geçip tek kişilik yatağım da Hayal ile birlikte yattık. Sabah 08:00 de anneannemin beni yanağımdan öpmesiyle uyandım. Eski günlerdeki gibiydi. İlk başlarda biraz sitem etti "Neden uyandırmadınız beni?" diye ama çabuk bitti sitemi.
Kahvaltıdan sonra hep birlikte oturup konuştuk. Bir ara anneannemin gözleri dedemin duvardaki resmine takıldı. Gözleri doldu bir an "Keşke deden de görebilseydi bugünü." dedi. Aslında görüyordu bizi sadece kendini göstermiyordu.
Akşam yemeği için Hayal ile birlikte alışverişe gittik. Yaklaşık bir saat sonra geri döndük ve hemen mutfağa yemeği hazırlamaya geçtik. Güzel bir fırında tavuk ve pirinç pilavı yapacaktık. Yanında da ayranlarımız. Yemeği hazırlayıp 4 kişilik masaya oturdum üçümüz. Dördüncü sandalye boştu. Yemeğimizi yemeye başladık. Bir ara gözüm anneanneme takıldı boş sandalyeye bakıyordu. Sonra bende kafamı boş sandalyeye çevirdim ve dedemi gördüm orda. Yüzünde yine o tebessümle bizi izliyordu. Anneannemle ben dedeme bakarken Hayal her şeyden habersiz yemeğini yiyordu...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder