15 Ağustos 2012 Çarşamba

Sana...



Bugün seni gördüm. Aynı otobüse bindik. Senin haberin yok tabi. Belki gördüğüm sen bile değildin. Kafayı yiyorum ve herkesi sana benzetiyorum belki de. Sana yazmak için kağıdı kalemi elime her aldığım da nedense yazamıyorum. Belki de bunları sana hiç bir zaman okutamayacağım içindir.
Otobüste gördüğümü söylediğim kız var ya, aynı sendin. Bir insan bu kadar mı benzer sana, hayret ettim. Hatta sen olup olmadığını anlamak için gizli numaradan aradım. Sesini duymak için ara sıra yaptığım gibi. Telefon çaldı ama o hiç tepki vermedi. Demek ki sen değildin.
Sana olan hislerimi hep en boktan cümlelerle anlatıyorum. Dedim ya konu sen olunca yazamıyorum. Tekrar elini tutmak, saçlarını okşamak için her şeyi feda edebilirdim. Tüm geleceğimi, tüm hayatımı. Zaten yokken bir hayatım olduğu da söylenemez. Çok sıradan olacak biliyorum ama sensiz buralar çok boktan. Beni ayakta tutan hiç bir şey yok. Senden sonra uzaklaştım herkesten. Arkadaşım yok, doğru düzgün bir işim de yok. Sensizken zaman hem hiç geçmiyor, hemde gibi akıyor. Aradan 3 yıl geçmesine rağmen neden hala seni bu kadar seviyorum bilmiyorum. Sen 3 yıl önce gittin ve ben o 3 yıl öncesinde kaldım. Sanki her sabah uyandığımda beni yeniden terk ediyorsun. Bunun acısını asla bilemezsin. Bilmede zaten. Acı çekmeni istemem.
Sen orada ben burada. Öyle işte. Yine yazamadım...